Kürsü
Meğer ‘Darbe anayasası’na karşıtlık da bir oyalama imiş!-Selahaddin E. ÇAKIRGİL
Follow @dusuncemektebi2
Referandum gününe yaklaşıldıkça,‘Ana Muhalefet Partisi’nin başkanı K.K. ve onunla aynı çizgide olanlar, yıllarca, Darbe Anayasası diye karşı çıktıkları anayasa konusunda, bugünlerde öyle konuşuyorlar ki, General Kenan Evren bu hali görseydi mest olurdu. Meğer, o darbe anayasası ne kadar ciciymiş; vatandaşın ve ülkenin bütün problemlerine çare sunuyormuş..
Demek ki, terör örgütleri ve uluslararası entrika merkezleri de ülkemizin ve halkımızın iyiliÄŸi için (!) karşı çıkıyorlardır bu deÄŸiÅŸikliÄŸe.. Darbe anayasalarında yapılmak istenen deÄŸiÅŸikliklere itiraz bâbında yükseltilen bu ‘Hayır!’ kampanyaları ÅŸunu da gösteriyor ki, meÄŸer, 2012’lerden sonra üzerinde dört partinin anlaÅŸtığı ve yeni bir anayasa hazırlanması yönündeki 3 yılı aÅŸkın çalışmalar da gerçekte 90 yıllık bir ‘tek adam ve ilkeleri’ üzerine kurulu mevcut statükoyu korumak içinmiÅŸ.. Çünkü AK Parti tarafından, hiç deÄŸilse üzerinde anlaşılan 60 maddenin Meclis’ten dört partinin oyuyla geçirilmesi yönünde yapılan çaÄŸrılar da karşılık bulmamış, kabul ettikleri metni imzadan kaçınmışlardı.
Bu gelişmeler bugün daha iyi gösteriyor ki, oylanmak istenen Anayasa değişikliği filan değil, Tayyip Erdoğan ve onun 15 yıllık icraatı..
Yapılan ‘tek adam’lık iddialarına ve ülkenin bir aÅŸiret mantığıyla idare edileceÄŸine ve Meclis’in safdışı edileceÄŸine dair propagandalar o kadar basitleÅŸti ki, meÄŸer bu yetkiler -sanki o zaman hür seçimlerle oluÅŸan bir Meclis de varmışçasına- CHP’nin ilk Åžef’ine bile verilmemiÅŸ imiÅŸ.. Yerseniz, tabiî..
Bu propagandalara inanacak kadar safdil kimseler var mıdır demekten insan kendisini alamıyor.
Ra’d Sûresi-11’de (meâlen) ‘Bir halk kendi halini deÄŸiÅŸtirmedikçe, Allah onların halini deÄŸiÅŸtirmez’ buyrulmuyor mu?
’Demirelci’ bir cemaat grubunun da ‘Hayır!’ demesine niye ÅŸaşılıyor ki?
Risale-i Nûrcemaatlerinden bir grubun yayın organı olup, 40 yılı aÅŸkın bir zamandır, istikrarlı bir ÅŸekilde kendi çizgisinde sâbit kadem olan bir gazete de bugünlerde ‘Hayır’ cephesindeki yerini, bu yönde ekler vererek aldı.. Esasen bu cemaat, tercihlerini hep Demirel lehinde kullanmışlardır. (Dahası, Demirel 1991 yılında yeniden BaÅŸbakan olunca, bu cemaatin en üst temsilcileri onu tebrike giderler ve bu arada bir de serzeniÅŸlerini bildirip, ‘Efendim, kardeÅŸlerimizden hiç kimseye Kabine’de yer vermemeniz dolayısiyle kardeÅŸlerimiz üzgündür’ derler. Süleyman Bey’in, ‘Teessüf ederim, ….Bey! Ben neciyim..’ sözüyle ise mest olurlar. Bu kadar da ‘derin basiretli’dir!)
Åžimdi bu grup ve yayın organları, kemalist-laik generallerin süngüucu’yla dayattıkları 1982-Darbe Anayasası’nda mevcut anayasaya göre kısmî de olsa, iyileÅŸtirici yönde yapılmak istenen deÄŸiÅŸiklikler için, hem içerdeki mâlum gruplarla ve hem de uluslararası entrika ve terör gruplarıyla aynı çizgide, Saîd Nursî’nin 100 yıl öncelerde Osmanlı’nın çöküş yıllarındaki söz ve görüşlerinden hareketle, ‘Hayır’ korosuna katıldıklarını göstermek için, yayın organlarında özel ekler bile veriyorlar.
Elbette, kimse kimseye, ‘Ä°llâ da bizim gibi düşünmelisiniz..’ dayatmasında bulunamaz. Ancak, belirtelim ki, tıpkı Saadet’çilerin lider kadrosu gibi bu cenahın da o darbe anayasasına dokundurtmamak için çırpınan iç ve dıştaki mâlum gruplarla birlikte hareket etmelerinden genelde aynı dünya görüşünü paylaÅŸtıkları geniÅŸ kitleler rahatsızdır. Onlar da bu kitlelerin rahatsız olmalarına karışamazlar.
Bu satırlar yazılırken, yan odada da, Özgürder Gen. Sekreteri Mûsa Ãœzer’le bir arkadaÅŸ hararetli bir sohbete dalmışlardı. DiÄŸer arkadaÅŸ,‘Bu deÄŸiÅŸiklik metninde Ä°slam’a aid bir iÅŸaret var mıdır?’ diyor ve onun için reddedilmesi gerektiÄŸini söylüyor ve hattâ oy vermenin caiz olmadığını da belirtiyordu. Mûsa Ãœzer ise ‘Oy kullanmamanın da sonucu etkilemesi açısından, oy kullanmakla arasında bir fark olmadığını’ söylüyordu, doÄŸru bir mantıkla...
Bu da, bugünlerde muhalefet lideri K.K’nın sıkça kullandığı deyimle ‘mütedeyyin’ cenahtan bir kesit..
Henüz yorum yapılmamış.